İSTANBUL (İGFA) – Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Vefik Yazıcıoğlu, kolesterolün istikrarda tutulması konusunda kıymetli tekliflerde bulundu.
LDL Kolesterol: “Kötü kolesterol” olarak bilinir, arterlerde plak oluşumuna yol açabilir.
Trigliserid: Bedende saklanan fazla yağ çeşidi, yüksek düzeyleri kalp hastalığı riskini artırabilir.
Yüksek Hassas C-Reaktif Protein (hs-CRP): Bedendeki iltihaplanma düzeyini ölçer, kalp hastalığı riskini gösterebilir.
Lipoprotein(a) [Lp(a)]: Genetik faktörlerin etkilediği eşsiz bir lipoprotein çeşidi, kalp hastalığı riskini artırabilir.
Apolipoprotein B100 (Apo B100): Aterojenik partiküllerin ana protein bileşeni, kalp hastalığı riskini artırabilir.
Non-HDL Kolesterol: HDL dışındaki tüm aterojenik lipoproteinlerin toplamı, yüksek düzeyler kalp hastalığı riskini artırabilir.
HDL Kolesterol (Yüksek Yoğunluklu Lipoprotein Kolesterol): “İyi kolesterol” olarak bilinir, arterlerden kolesterolü uzaklaştırarak kalp hastalığı riskini azaltabilir.
Kolesterol düşürücü tedaviler
Yüksek kolesterol düzeyleri, arterlerde plak birikimine neden olabilir, bu da kalp krizi yahut inme riskini kıymetli ölçüde artırır.
Yapılan bir çalışma kolesterol düşürücü ilaçların kullanımının, kalp krizi, inme ve kalp hastalığına bağlı ölümlerin azaltılmasında tesirli olduğunu göstermiştir.
Kolesterol düşürücü tedaviler, bilhassa de ilaçların, kalp hastaları için hayati değere sahip olduğunu ve kalp hastalıkları riskini azalttığını kanıtlamaktadır. Kolesterol düşürücü ilaçların kullanımı, uygun diyet ve hayat üslubu değişiklikleriyle birleştirildiğinde, kalp hastalığı riskinin yönetilmesinde en tesirli strateji olarak kabul edilmektedir.
Sonuç
Kalp hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi konusunda bilimsel araştırmalar ve klinik çalışmalar, kolesterol düşürücü ilaçların değerini ve aktifliğini açıkça ortaya koymaktadır. Kalp sıhhatini korumak ve kalp hastalıkları riskini azaltmak ismine, bilimsel gerçeklere dayanan bilgilere ve sıhhat profesyonellerinin tekliflerine güvenmek temeldir.