CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a, “Artık sandıkta devrileceğini anlaması hoş. Milletin yerine neyi koyacağını da görmüş. Ancak bu “yıkıp, yakma işi” nedir; onu anlamadık. Biz yıkmaya değil, yapmaya geliyoruz. Taş üstüne taş koymaya geliyoruz. Lakin mademki gelince biz ne yapacağız, merak etmiş. Bunu öğrenmek, bir seçmen olarak da hakkıdır. Anlatalım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, memleketimizi birincinin feraha, sonra da refaha kavuşturmaya geliyoruz” dedi.
CHP Sözcüsü Öztrak, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında gerçekleştirdiği basın toplantısında konuştu. Öztrak, Erdoğan’ın açıklamasına karşılık verdi.
Öztrak, “Erdoğan’ın artık sandıkta devrileceğini anlaması hoş. Milletin yerine neyi koyacağını da görmüş. Fakat bu “yıkıp, yakma işi” nedir; onu anlamadık. Biz yıkmaya değil, yapmaya geliyoruz. Taş üstüne taş koymaya geliyoruz. Ancak mademki gelince biz ne yapacağız, merak etmiş. Bunu öğrenmek, bir seçmen olarak da hakkıdır. Anlatalım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, memleketimizi birincinin feraha, sonra da refaha kavuşturmaya geliyoruz” tabirlerini kullandı.
Faik Öztrak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurttaşlara taahhütlerini yerine getirmediğini söyleyerek “Erdoğan, verdiği kelamın yarısını bile tutamadı. Erdoğan, “2023’te kişi başına gelirimizi 25 bin dolara yükselteceğine” kelam verdi. 2011’de bu kelamı millete verdiğinde, Türkiye’de kişi başına gelir 11 bin 289 dolar idi. Artık imzaladığı Cumhurbaşkanlığı Programında, “2023’te kişi başına gelir, 10 bin 71 dolar olacak” diyor. Milleti 2011’deki gelirinin bile gerisine götürdü. 2011’den bu yana Milletin geliri yerine, Yalnızca Saray ve şürekâsının geliri arttı” tenkidinde bulundu.
Gerçek Gündem’in aktardığına nazaran, CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın açıklamaları şöyle oldu:
“AK Parti Genel Lideri paramızı pul etti”
“Muktedir olma vasfını yitirmiş, metal yorgunu, kibir hastalığıyla malul, her şeyi kendi bildiğini sanan, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, AK Parti Genel Lideri ve şürekâsı, Milletimize verdiği kelamların hiçbirini tutmadı. Ne demiş Ziya Paşa: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”
AK Parti Genel Lideri, 2021’de kerameti kendinden menkul, iktisat siyasetleriyle paramızı pul etti. Pahalılığı hortlattı. Sonra çıktı, “Kur da düşecek, faiz de düşecek… 2022 en parlak yılımız olacak” diye kelam verdi. Fakat atadığı Hazine ve Maliye Bakanı; “2022, en kötü yıl olarak, tarihe geçti” dedi. Yıl biterken sarayın beceriksizliğini ifşa etti. Paramız, Dünyada en fazla kıymet kaybeden, para ünitelerinden biri oldu. Buna karşın, 12 aylık dış ticaret açığı, 2022’ye girerken 46 milyar dolardı. Yıl biterken 107 milyar dolara sıçradı. Son 10 yılın rekorunu kırdı. Ülkenin döviz bilançosunu gösteren cari istikrardaki açık, 7 milyar dolardan, 43 milyar dolara çıktı. Tek bir senede altıya katlandı.
2022’ye girerken, Hazine’nin ödeyeceği toplam iç borç faizi, 795 milyar liraydı. Bugün 2 trilyon 570 milyar liraya çıktı. Yüzde 223 arttı. 2022’ye girerken, 200 lira gelen elektrik faturası, tekrar biterken 402 liraya çıktı. 1.000 lira gelen doğal gaz faturası, Sene biterken 2 bin 611 liraya sıçradı. Geçtiğimiz yılbaşında, Çiftçi, Traktörünün deposunu 1.327 liraya dolduruyordu. Artık tıpkı depoyu doldurmak için 2 bin 556 lira ödüyor.
Geçtiğimiz yılbaşında; 680 liraya dolan otomobil deposu, Bugün 1.035 liraya doluyor. Ülkeyi yönetemeyen kifayetsiz hükümet, Ülkemizi üretici enflasyonunda dünya birincisi, Besin enflasyonunda dünya dördüncüsü, Tüketici enflasyonunda dünyaya altıncısı yaptı. Milletimizi hayat pahalılığı altında ezdi bitirdi. 2023’e de artırım yağmurlarıyla giriyoruz. 2022’ye fahiş elektrik ve doğal gaz artırımlarıyla uyanmıştık. 2023’e de yüzde 84’lük Fahiş “doğalgaz hizmet bedeli” artırımıyla giriyoruz.
“Ocak ayında verdikleri taban fiyat, şubat ayında açlık sonunun altına düştü”
Ucube tek kişilik hükümet sistemi; 2022’de ekonomiyi yamayla, göz boyamayla götürmeye kalktı. Lakin patlak şambrel yama, Metal yorgunu gövde boya tutmaz oldu. Piyasa iktisadı gitti, Kumanda iktisadı geldi. 2022’de yalnızca ekonomik kriz değil, Devletteki idare krizi de tepe yaptı. 2022’de “Ucube Tek Kişilik Hükümet Sistemi” tel tel döküldü. Organize Sanayi Bölgelerinin elektriğini 3 gün kestiler. Doğalgaz tedarikinde yüzde 40 tenkisata gittiler. İhracatçıların döviz gelirlerinin evvel yüzde 25’ine, Sonra yüzde 40’ına el koydular.
Bakan Yardımcıları, Merkez Bankası Lider Yardımcıları, kanka kredilerinin nerede kullanılacağını, telefon talimatlarıyla belirler oldu. Bugüne kadar yaşamadığımız bir sürü garabeti, 2022’de yaşadık. İstanbul karlar altında kaldı. İstanbul Havalimanı’na inemeyen, atama İçişleri ve Ulaştırma Bakanları, katlettikleri Atatürk Havalimanı’na indiler. Karda Atatürk Havalimanı’na sığınanlar, kuzeyimizde savaş çıkınca bu sefer, etmedik laf bırakmadıkları Montrö’ye sığındılar.
Sıkışınca Montrö’ye sığınanlar, Montrö’yü savunan emekli amiralleri, Zindana atma teşebbüsünden de geri kalmadılar. Yüzyılda, 2022’nin çabucak başında, Koskoca bir kentimizi, Isparta’mızı Karda kışta, dört gün boyunca karanlığa gömdüler. Bir vatandaşımız soğukta donarak öldü. Ocak ayında verdikleri taban fiyat, şubat ayında açlık sonunun altına düştü.
“Ucube sistemde bir imtihan dahi yapamadılar”
Tarım Bakanı görevinden affedildi. Yerine atanan Bakan Venezüella’da, “Biz hayvanlarımıza pizzacıdan pizza, burgerciden burger ısmarlar üzere, Dışarıdan yem alıp, yediriyoruz” dedi. Bu ülkede tarımı nasıl batırdıklarını, Dünya âleme itiraf etti. Erdoğan aç yatmak zorunda bıraktığı milletimize; “Manda yoğurdu sahiden kalitedir. İçine şöyle Medine hurması doğrarım. Çay kaşığı kestane balı ve yulaf ezmesi atarım. Bunu yer yatarım” diye, şifalı tarifler verdi. Umutlarını çaldığı gençlerimizin karşısına çıktı; “Aromalı kahve içme ve dünyayı gezme” tavsiyesinde bulundu.
2022’de çocuklarımız, gençlerimiz, bu ucube rejim elinde sahipsiz kaldı. Yılın başında, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi, 20 yaşındaki Enes Kara, cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan ötürü intihar etti. Yılın sonunda, 6 yaşındaki bir kız çocuğunun, Evlilik kisvesi altında, Yıllarca sistemli tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Çocuğu korumakla vazifeli bakanların, İki yıl boyunca, üç maymunu oynadığı anlaşıldı. 2022’de KPSS’yi iptal ettiler. ÖSYM Liderini vazifeden aldılar.
Görevinden affettiler. Kaşıkçı dava evrakını, Suudi Arabistan’a sattılar. “Katil Sisi” dedikleri Mısır Devlet Başkanı’nın eline yapıştılar. Meydanlarda havaya kaldırdıkları dört parmaklarını, Birkaç dolar uğruna, ceplerine soktular. 2022’de bu ucube rejim elinde, Acı ve gözyaşlarımız da eksik olmadı. Gaziantep ve Derik’te, Müthiş trafik kazalarında 35 canımızı kaybettik. Ekonomik kriz, eski kamyon lastiklerine diş açtırdı. Yollarımızda trafik güvenliği kalmadı. Amasra’da maden faciasında, 42 madencimizi göz nazaran göre şehit verdik.
“İstanbul’un kaybını hiç hazmedemediler”
Sayıştay’ın faciadan evvel uyardığı, lakin ikazlarına uyulmadığı anlaşıldı. Beyoğlu’nda bomba patladı. Hain terör, 6 yurttaşımızı ortamızdan aldı. Atama İçişleri Bakanı “Amerika’nın taziyesini kabul etmem” dedi. Onu oraya atayan Erdoğan, Taziye için Amerika’ya teşekkür etti. 2022’de, Devletin adalet direğini büsbütün çökerttiler. “İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder” diyenler, İstanbul’un kaybını hiç hazmedemediler.
Vesayet altına aldıkları yargıçlar vasıtasıyla, evvel İstanbul Vilayet Liderimize haksız, hukuksuz siyasi yasak getirdiler. Sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çökmek için seyyar yargıçlarına, belediye liderimiz hakkında, haksız, hukuksuz karar verdirttiler. Bu da yetmeyince Atama İçişleri Bakanının eliyle, yeni kumpasların düğmesine bastılar. Bir ülke ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Zulümle abat olmaya kalkanın da akıbeti berbat olur. .
Erdoğan’ın ülkemizi ilimle değil zulümle yönetmeye çalıştığı, lakin yönetemediği artık anlaşılmıştır. Erdoğan’da ilim olsaydı, 11 yıldır, “2023 hedefleri” dediği, lisanına pelesenk ettiği, millete verdiği kelam ve taahhütleri yerine getirirdi. Ancak verdiği her kelamın altında kaldı. 11 yıl evvel millete kelam verdi. “2023’te Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla büyüklüğü bakımından, Dünyanın birinci 10 iktisadı içinde yer alacağız” dedi. Bugün bıraktık birinci 10 iktisat ortasına girmeyi, 1990’dan beri içinde olduğumuz, Birinci 20 iktisat ortasından düşme noktasına geldik.
“Verdiği kelamın yarısını bile tutmadı”
“2023’te Milletin toplam gelirini En az 2 trilyon dolara çıkaracağız” diye kelam verdi. Fakat bu ay kabul ettikleri bütçede, “2023’ün ulusal geliri, lakin 867 milyar dolar olur” diyorlar. Haydi dünyada salgın oldu. Rusya, Ukrayna’yı işgal etti. Global arz zincirleri dağıldı. Tüm bunların sonucunda, Ulusal gelirimiz 2 trilyon dolar olmasın da 1 trilyon 900 milyar dolar olsun. Haydi 1 trilyon 800 milyar dolar olsun… Lakin 2 trilyon dolar nere, 867 milyar dolar nere?
Erdoğan, verdiği kelamın yarısını bile tutamadı. Erdoğan, “2023’te kişi başına gelirimizi 25 bin dolara yükselteceğine” kelam verdi. 2011’de bu kelamı millete verdiğinde, Türkiye’de kişi başına gelir 11 bin 289 dolar idi. Artık imzaladığı Cumhurbaşkanlığı Programında, “2023’te kişi başına gelir, 10 bin 71 dolar olacak” diyor. Milleti 2011’deki gelirinin bile gerisine götürdü. 2011’den bu yana Milletin geliri yerine, Yalnızca Saray ve şürekâsının geliri arttı.
Yine, “İşsizliği yüzde 5’e düşüreceğim” dedi, Artık “yüzde 10’un altına düşmez” diyor. İhracat, enflasyon için verdiği sözlerde de daima birebiri oldu. Millete verdiği hiçbir kelamı tutmadı. Vadettiklerinin yarısına bile ulaşamadı. Bu tablo; Beceriksizliğin, Kifayetsizliğin ve siyasi iflasın ilamıdır. Fakat millete verdiği hiçbir kelamı tutmayan Sarayın kibirlisi, Hafta sonu Erzurum’da çıktı: “Biz, 20 yıldır her kelamımızı tutmuş, Her vaadimizi yerine getirmiş, Her vizyonumuzu hayata geçirmiş, Her projemizi inşa etmiş bir kadroyuz” diyebildi.
“Yalan söylemek, kelamında durmamak münafıklık alametidir”
Bir de “Bizde palavra yok!” diye ekledi. Herhalde “bizde palavrasız kelam yok!” demek istedi. 1993’ten beri memleketler arası uçuşların yapıldığı, Erzurum Havalimanını, “Ben yaptım” diye sahiplendi. Palavrada Erzurumlu Teyo Pehlivan’a rahmet okuttu. Biz Erdoğan’ın, “Bizde palavra yok” kelamını en başta EYT’lilere havale ediyoruz. “Aralık başı, aralık sonu, İnşallah, maşallah” derken, TBMM’yi tatil ettiler. Artık de çıkmışlar, “EYT ’de yaş aralığı ihtimal dâhilinde” diyorlar.
“Çökerttikleri devlet idaresini yine ayağa kaldıracağız”
Erdoğan’ın artık sandıkta devrileceğini anlaması hoş. Milletin yerine neyi koyacağını da görmüş. Ancak bu “yıkıp, yakma işi” nedir; onu anlamadık. Biz yıkmaya değil, yapmaya geliyoruz. Taş üstüne taş koymaya geliyoruz. Ancak mademki gelince biz ne yapacağız, merak etmiş. Bunu öğrenmek, bir seçmen olarak da hakkıdır. Anlatalım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, memleketimizi birincinin feraha, sonra da refaha kavuşturmaya geliyoruz.
Kısa müddette ferahlamak için, çökerttikleri devlet idaresini tekrar ayağa kaldıracağız. Orijinal kurumları inşa edeceğiz. İktisatta birincinin sarayın sebep olduğu “Belirsizlik çarkını” kıracağız. Bunu gerçekleştirmek için; Merkez Bankası’nın başına, tüm dünyanın hürmet duyduğu bir ismi atayacağız. Merkez Bankası’nın amacı, “Enflasyonu kalıcı olarak, düşük tek haneye indirmek” olacak. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını garanti altına alacağız.
Ekonomik öncelik ve muhtaçlıkları gözeterek, 2023 Bütçesini yine yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ilişkin olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Sağlanacak tasarruflarla, Ekonomik krizin ezdiği kırılgan kısımları destekleyeceğiz. Mali Kural uygulamasını başlatacağız. Bütçe birliğini bozan uygulamalara son vereceğiz. Kamu Özel İş birliği Projeleri başta olmak üzere, Devletin sırtındaki tüm şartlı yükümlülükleri, Durum ve Hasar Tespit Komitesi eliyle ortaya çıkaracağız. Süratle atacağımız bu adımlarla, Kısa müddette iktisatta öngörülebilirliği artıracağız, Makroekonomik istikrarı sağlayacağız.
“Güçlü Türkiye, güçlü Avrupa’dır”
“Feraha” kavuşmak için, iki değerli çapayı daha kullanacağız: Güçlü Türkiye, Güçlü Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği demokratik, kurallı dünyadadır. Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini canlandıracağız. Bu çerçevede öncelikle, “23. Yargı ve Temel Haklar Faslının” gereklerini, Süratle tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın derhal kaldırılmasını da AB’den isteyeceğiz. İkinci çapamız ise; Süratle hayata geçireceğimiz “Yeni Jenerasyon Kalkınma Stratejimiz” olacak.
Bu; Hem ülkemizi ferahlatacak. Hem de “kalıcı refaha” ulaşmamızın önünü açacak. Biz stratejimizi dört sütun üzerine inşa ettik: Demokrasisi, Kurumları ve Kuralları güçlü Türkiye; Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye, Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye, Pak ve Yeşil Türkiye. “Bize kral değil, kural gerek.” Kurumları ve Kuralları Güçlü Türkiye’de; “Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem” olacak.
“Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz”
Cumhurbaşkanı, 85 milyonu kucaklayacak. Herkesin Cumhurbaşkanı olacak. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. “Üstünlerin hukuku” değil, “Hukukun üstünlüğü” olacak. Merkez Bankası başta olmak üzere, Düzenleyici ve Denetleyici kurumların araç bağımsızlıklarını Yasal teminat altına alacağız. Kamu İhale Kanunu’nu, Memleketler arası normlara uygun biçimde yenileyeceğiz. İhalelerde, şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Devlette atamaları, Sadakate nazaran değil, liyakate nazaran yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz.
Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkaracağız, siyasetin prestijini koruyacağız. Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye’yi, Mali Aksiyon Misyon Gücü’nün Gri Listesinden çıkaracağız. Stratejimizin ikinci sütununda; Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye var. Birinci iş; Global, bölgesel ve lokal kalkınma dinamiklerini takip eden, Özel kesimle yeni iş birliği modellerine öncülük eden, İktisattaki oyunculara ufuk veren, Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız.
“Bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız”
Üreterek zenginleşen, rekabetçi Türkiye’de; Sanayi 4.0 dinamikleriyle Dijital Dönüşüm ve Yeşil Dönüşüm ışığında, Endüstrimizin, Yüksek teknolojili, Katma bedelli bir yapıya dönüşmesini destekleyeceğiz. Bu çerçevede, Üniversite-Sanayi-Sivil Toplum-Kamu İş birliği Modellerini, En faal halde kullanacağız. Evlatlarımızı, İktisadın ve çağın gerektirdiği yeteneklerle donatacağız. Eğitimde niceliğe değil, kaliteye odaklanacağız. Üniversitelerimizde Bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız. İnternete erişimi özgürleştireceğiz. Kentlerimizin data iletim alt yapısını güçlendireceğiz.
Ar-Ge faaliyetlerini destekleyen, kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Teşebbüsü destekleyen finansal araçları çeşitlendireceğiz. Yeşil yatırımların, Sürdürülebilirlik projelerinin, Finansmana erişimini kolaylaştıracağız. Fin-Tekleri ve dijital ödeme sistemlerini yaygınlaştıracağız. Gelelim stratejimizin üçüncü sütununa: Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye… Bizim iktidarımızda, ülkemizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Aile Dayanakları Sigortasıyla Her aileye minimum bir gelir sağlayacağız. Kayıt dışılığı azaltarak, vergi tabanını genişleteceğiz. Vergi yükünü adil dağıtacağız.
Dolaysız vergileri temel alan, Dolaylı vergilerin tartısını azaltan vergi yapısını tesis edeceğiz. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız. Bayanların iş hayatına iştiraki önündeki manileri kaldıracağız. Bayanların toplumsal hayattaki pozisyonunu güçlendireceğiz. Bayana yönelik şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar yürürlüğe koyacağız. Hudutlu kamu kaynaklarını, “Kanal İstanbul” üzere rant projeleri için kullanmayacağız. GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere, Kaynaklarımızı bölgesel ekonomik gelişmişlik farklarını azaltacak, Projelerde kullanacağız.
Karbonsuzlaşma stratejisi ve yeşil mutabakatı
Ve stratejimizin son sütunu; Pak, Yeşil Türkiye… Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, Ekolojik krizin tüm muhataplarıyla birlikte, Toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız. Döngüsel iktisadın imkânlarından, Sonuna kadar yararlanacağız. Çevreci eserler ve sürdürülebilir üretime yönelik, Özel finansman metotları geliştireceğiz. Yeni Kuşak Kalkınma Stratejimizle, Türkiye’nin geleceğine, potansiyeline güvenen, Ucuz ve tertemiz fonlar ülkemize akacak. Kalkınmanın finansmanı ucuzlayıp, rahatlayacak. Türkiye süratle büyüyen yeşil fonlardan, Sürdürülebilirlik fonlarından hak ettiği hissesi alacak.
2030’a geldiğimizde; Fert başına gelirimizi, 20 bin doların üstüne çıkaracağız. Ulusal gelirimizi, 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız, 600 milyar doları aşacak. 7 yılda 8,5 milyon yurttaşımıza yeni iş yaratacağız. İşsizliği ve enflasyonu, Düşük tek haneli sayılara indireceğiz. Ülkemizi ve insanımızı hak ettiği refaha kavuşturacağız. Nereye gideceğini bilmeyen kaptana, Hiçbir rüzgâr yardım edemez. Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi, Nasıl bir kaptana sahip olacağımızı çok yeterli biliyoruz.
Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; “Tarafsızlık yeminine ihanet eden değil, Yeminine sadık” bir Cumhurbaşkanı olacak. “Kral değil, Kural” diyen bir Cumhurbaşkanı olacak. “Yasakçı değil, Özgürlüklere sahip çıkan” bir Cumhurbaşkanı olacak. “Sadakate değil, Liyakate bedel veren” bir Cumhurbaşkanı olacak. “Kalpleri; Endişeyle ve palavralarla bölüp parçalayan değil, Sevgiyle ve hakikatle birleştiren” bir Cumhurbaşkanı olacak.
“Ben değil, biz diyen, İstişareye inanan” bir Cumhurbaşkanı olacak. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; Devleti bilen, Hırslarını, egosunu aşmış, Milletin kendisine verdiği büyük yetkiyi, Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak için kullanacak, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, Yesyeni ve Güçlü Parlamenter Sistemi getirecek, Bilge bir insan olacak. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; Altılı Masa’nın belirleyeceği aday olacak.
Aziz Milletimiz; “Geçmiş geride kaldı. Gelecek bizi çağırıyor.” 2023’te, bu çürümüş, yozlaşmış, tükenmiş idaresi, Geldiği yere daima birlikte göndereceğiz. Gecenin en karanlık anı, Şafağa en yakın anıdır. En uzun geceyi artık geride bıraktık. En berbat yılı da beraberce uğurlayacağız. Karanlığın aydınlığa kavuşacağı günleri, Daima birlikte kucaklayacağız.”